1 Aralık 2014 Pazartesi

Barcelona Barcelona


Barcelona benim en aşık olduğum Avrupa şehri.. 3 kere gittim ama yine fırsatım olsa yine giderim.. Her seferinde ayrı bir sürprizi oluyor şehrin, insanları ayrı bir güzel, yemekleri ayrı, havası ayrı...

Mare Magnum, limanın hemen yanında küçük sevimli tahta bir köprüyle karşılıyor ziyaretçileri. Bu tahta körüde yere oturup saatlerca martıları dinleyip, insanları ve yatları izleyebilirsiniz. Benim buradan hiç kalkasım gelmese de şehrin diğer noktaları da bir o kadar cezbedici ki biraz zaman ayırıp geziye devam ediyorsunuz.




Barcelona'da anlatacak lokasyon çok, ben elimden geldiğince çok yer hakkında bilgi vermeye çalışacağım. 

Mare Magnum'u geçip sahil boyunca düz devam ederseniz Barcelonata sahiline ulaşacaksınız. Bu sahil Barcelona'nın en ünlü sahillerinden biri. Hem şehrin içinde olması, hem de çok uzun bir plaja sahip olması sebebiyle yerli halk da burayı tercih ediyor. Ekim ayında bile denize girenler vardı, Barcelona'yı belki bir deniz tatili olarak görmüyor olabilirsiniz ama valizde bir mayo bulundurmak da fayda var derim:) 

                                     
Barcelona'da otellerin bir çoğu sabah kahvaltısı vermiyor, biz kendi araştırmalarımızla birkaç güzel kahvaltı mekanı bulduk, bunlardan biri de Milk Bar, La Rambla çevresinde kalıyorsanız mutlaka deneyin. Müthiş leziz krepleri var. Biz La Rambla'da kaldık, gezmemiz çok rahat oldu, otel de temiz ve yeterliydi, Condal Hotel, tavsiye edebilirim.

Park Güell, Güell ailesi için Gaudi'nin restore ettiği bir park. Bu park içinde Gaudi'nin çılgın mimari örneklerinden birkaç evi ziyaret edebiliyorsunuz. Önceden parkın tamamı ücretsizken, şimdi en önemli  görülesi yerleri ücretli hale getirmişler, kişi başı 7 euro ya giriş yapabilirsiniz. Bu parka en az 3 saat ayırmak lazım. Tüm Barcelona gezisi için gidilecek lokasyonlar az çok belliyse mümkünse online bilet almak gerek. Bunu birkaç nokta için daha vurgulayacağım, zira sıra beklemek sıkıntı yaratabiliyor, hatta bazı yerlerde gittiğiniz gün giriş bile yapamayabilirsiniz.

                                          




Gaudi aslında tam bir Endüstri Mühendisi mantığıyla çalışmış eşsiz bir mimar. Barcelona'nın bir çok yerinde Gaudi eserlerini ve evlerini görmeniz mümkün. Sadece yapıtlarla değil, ergonomik mobilyalar da tasarladığı için hayran kalmamak elde değil. Kutunun dışından düşünen bir mimar Gaudi..

                                                   

Gaudi'nin tasarladığı evlerden biri de Casa Battlio. Giriş ücreti 25 euro (video guide ile gezilmesini tavsiye ederim.) Şuan evin içinde mobilyalar yok ancak video guide sayesinde halılardan tutun da, mobilyalara kadar tam döşeli bir ev gibi canlandırılıyor. Bir taraftan da Gaudi'nin esinlendiği ilham aldığı objeleri dinlerken bir yandan mobilyalı halini de görmek, o zamana götürüyor adeta ziyaretçileri.. Akılalmaz bir mimarı, inanılmaz detaylar, dizayn harikası...




Cerveceria Catalana en leziz tapasları yediğimiz restauranttı. İki kere gittik 5 gün içinde. O kadar yani... Önceden rezervasyon almıyorlar ama minimum 1 saat bekleme süresini göze alın akşamları, öğlen saatlerinde de bir yarım saat bekleniyor ama değer;) Domatesli ekmek, yumurtalı patates ve yengeç salatalı tapas en favorilerim, bir de Sangria'yı denemelisiniz.

Gaudi'nin bir diğer eseri, Barcelona'nın sembolü olmuş bir eser Sagra Da Familia. Gaudi'nin geçirdiği elim kaza sonrası maalesef inşaasının tamamlanmasını görememesi, savaş sırasında kilise planlarının da yanması gibi çeşitli talihsizlikler yaşansa da, inşaat halen devam ediyor.. Çok büyük bir ölçüde tamamlanmış olduğundan ziyarete açık, burayı da mutlaka audio guide ile gezmeli, facetlerin detaylarını dinlemeli, adeta tasarım aşamasında dinlemişçesine eserden etkilenmelisiniz..




Barcelona'daki Picasso müzesi de görülesi bir sergi, içeride fotoğraf çekilmesi komple yasak olduğu için hiç fotoğrafım yok ama planınıza mutlaka dahil edin...

Ve tabii alışveriş.. İspanya'daki en büyük department store El Corte Ingles (Açılımı İngiliz terzi). Barcelona'nın çeşitli yerlerinde görmeniz mümkün. Modayla ilgileniyorsanız, trendler, dünya modası ve stiller ilginizi çekiyorsa alışveriş yapmasanız bile gezmenizi şiddetle tavsiye ederim.. Gerçi girince kesin birşeyler alırsınız;)

Daha bitmedi, bu muhteşem şehrin devamı bir sonraki yazımda olacak...

Barcelona Barcelona 2

Muhteşem şehre kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Barcelona'da La Rambla'nın göbeğinde taptaze ürünlerin satıldığı bir pazar Baqueria Market. İçinde çok çeşitli Akdeniz balıkları, zeytin ve peynirler, tropikal meyveler, baharatlar ve daha birçok farklı ürün satılıyor. Lokasyon olarak şehrin kalbinde yer aldığı için şehir gezi planını yaparken La Rambla'dan geçeceğiniz güne denk getirebilir hatta mümkünse öğlen saatlerinde uğrarsanız birazdan adını vereceğim yerde de leziz tapaslarınızı yiyebilirsiniz.


Barcentral, pazarın içinde taze taze gördüğünüz balıkları, deniz böceklerini gözünüzün önünde pişiriyor ve Cava (gazlı şarap diyebileceğimiz bir içki türü) eşliğinde sizlere sunuyor. Abartmak istemiyorum ama hayatımda yediğim en güzel pişirilmiş deniz böceklerini burada yedim diyebilirim.. Sakın burayı atlamayın, yerken bana teşekkür edeceksiniz..


Tatil programınız 3 günden fazlaysa, Barcelona'da şehirden biraz uzaklaşıp görebileceğiniz birkaç tepe bulunuyor. Bunlardan biri Tibidabo, diğeri ise Montjuik.. Eğer zamanınız varsa her ikisine de aynı gün uğrayabilirsiniz. Tibidabo'da bir katedral ve lunapark bulunuyor. Lunaparkın içinde şehir manzarasına karşı panayır alanı gibi olan yerden dilediğiniz yiyecekleri alıp yanında da birşeyler içerek keyif yapabilirsiniz.



Buranın hemen akabinde metro ve otobüs kullanarak Montjuik tepesine çıktık. Tepeye geldiğinizde teleferik durağını göreceksiniz, biz tleferiğe binerek kaleye çıktık. Kaleden liman manzarası çok hoş. Kaleye giriş yapacaksınız, saatleri önemli, biz giriş saatini kaçırdık mesela..

Montjuik'den inişte akşam saat 21:00'da Magic Fontana gösterisini izleyecek şekilde planımızı yaptık. Aradaki yolda Poble Espana (İspanyol köyü) ziyaret ettik. Poble Espana girişi ücretli ve mutlaka video guide ile gezmek gerekiyor. İspanya'nın çeşitli köylerindeki 117 evin birebir aynı mimarisine sadık kalınarak tasarlanmış bu köy, uluslararsı bir fuar için tasarlanmış ama daha sonra yoğun ilgi sebebiyle devam etmilş ve halen ziyaretçilere açık.   Bundan sonraki göreceğiniz birkaç fotoğraf aslında replika mimari. Mimari müze de denen oluşum, gerçeğini o kadar yansıtıyorki inanılmaz bir yer olmuş, birkaç saat içerisinde tüm İspanya'yı gezmiş kadar oluyorsunuz, emeği geçenleri tebrik ediyoruz:)




Poble Espana'yı da geride bırakıp yokuş aşağı inerek Magic Fontana'yı izlemeye gidiyoruz. Gerçek bir magic yaratıyorlar burada. Işık ve sesin muhteşem uyumuyla 21:00-23:00 arasında her yarım saatte bir yaptıkları gösterilerle izleyenleri hipnotize edercesine etkiliyorlar. Bu gösteri ücretsiz.




Eğer Barcelona'da 4 günden fazla kalıyorsanız bir gününü Figures/Girona turuna ayırabilirsiniz. Trenle de gidiliyor ama bizim gibi 4 kişiyseniz arabada aynı ücrete geliyor. Biz araç kiraladık ve yaklaşık 1,5 saatte Figures'e vardık, ünlü ressam Salvador Dali müzesini ziyaret ettik. Dali  alışılmışın dışında eserleriyle ziyaretçilerini etkilemeyi başarıyor. Bu müzeyi kendi elleriyle hazırlamış.. Ortalama 2-3 saat ayırmak gerekiyor müzeye.






Figures'e kadar gelmişken Girona şehrini de gezmek gerek. Yarım saatlik bir yolculukla ulaşıyoruz. Minicik sempatik bir şehir Girona, renkli evleri, kalesi ve katedrali görmeye değer. Artık yoruldum diyorsanız da şehir merkezindeki meydanında kahvenizi yudumlarken gelip geçenleri seyre dalabilir, butik mağazalarında alışveriş yapabilirsiniz. 



Hala Barcelona tatilinizi planlamadınız mı yoksa:)

Aşkla kalın..


6 Kasım 2014 Perşembe

Eğin (Kemaliye)

Eğin yeni adıyla Kemaliye Erzincan iline bağlı bir ilçe. Minicik bir kasaba aslında... 

İlçe sizi ilk fotoğraftaki görüntüyle karşılıyor. Yeşil tabelada bir hayvan türünü görüyoruz.Türk Semenderi isimli Yağmur Bocigi bu yörede çok görülen bir böcek türü. Yağmur yağdığında bu civarlarda olursanız muhtemelen siz de görürsünüz.



Uzun senelerdir gitmediğimden aklımda bu haliyle kalmamıştı Eğin ancak bu sene gittiğimde çok geliştiğini, güzelleştiğini, ufak dokunuşlarla nice turistik bölgeye adeta taş çıkarırcasına cezbedici hale getirildiğini gördüm. 
Fotoğraf makinemden çektiğim birkaç kareyi aşağıda görebilirsiniz. Ben bu fotoğraflara her baktığımda sanki Eğin sokaklarında geziniyormuşum hissine kapılıyorum, umarım size de bu duyguyu bir parçada olsa yaşatabilirim...


Ünlü Eğin halıları

Ay yıldızlı sokak tabelaları

Yenilenen evlerinde bile eski yapıya koruyan dokunuşları görmek mümkün


Ve tabi sıcak insanları... Eğin sokaklarında gezinirken Ethem Ağa konağının önünden kesin geçiyor olursunuz ve bu konağın güzel insanlarının bahçelerinde yetişen elmaları ilçeye gelen gezginlerle paylaşmak için kapılarının önünde bir kase içinde sunduklarını görecek, o lezzetli elmaları siz de tadacaksınız:)


Lök, yine bu yöreye has bir tatlı çeşidi, dut ve cevizin ezilerek harmanlanıyor. Merkezdeki Lökhane'den hem lök yapımını izleyebilir, hem de satın alabilirsiniz.


Yöresel Eğin evleri... Merkezdeki bir restaurant, mobilyalarını bu şekilde seçmiş ve ziyaretçilere bir yandan yörenin lezzetlerini sunarken bir yandan da o havayı daha da iyi yaşayabilmeleri için bu atmosferde servis sunuyor.


Eğin'e gelmişken Kadı Gölü'ni görmeden gitmek olmaz, merkezden kısa bir tırmanışla ulaşmak mümkün, ancak bu sene suyu epey azalmıştı maalesef...



Her yörede el işçiliğini sergileyen dükkanlar vardır, tabiki Eğin'de de var, mutlaka bu dükkanları gezmeli, hediyelik eşyalardan gönlünüzce beğendiklerinizi satın almalısınız.


Şimdi size inanılmaz gurur duyduğum bir oluşumdan bahsedeceğim. Prof. Dr. Ali Demirsoy'un öncülüğünde Tübitak tarafından desteklenen "Doğa Tarihi Müzesi". İnanılmaz çeşitlilikteki bitki ve hayvan örneklerini gördükten sonra sizin de bu oluşumdan gurur duymamanız mümkün değil. Buyrun birkaç fotoğraf...









Kemaliye'de bir kanyon da bulunyor, suyun yeterli olduğu zamanlarda kanyon turu yapmak da mümkün. Suyun yeterli olduğu zaman diyorum çünkü bu bölgeye de HES yapılmş ve maalesef bu sene kar yağışının azlığıyla da birlikte nehrin suları iyice çekilmiş...


Bu tarihi taşyolundan geçerek buraya da veda ediyor bir sonraki rotamıza doğru yol alıyoruz.