İtiraf edeyim ilk trenden indiğimizde bu mu yani dedim, kendinizi Hindistan'da falan sanabilirsiniz. Tren istasyonu çok havasız, kirli..
Ülkede Euro kullanılmadığı için paranızı Huf a çevirmek zorundasınız. Hemen tren istasyonunda change office var ama, change office önünde de bir sürü insan daha yüksek orandan paranızı change etmek istiyor. Kara para aklamak mıdır sebebi nedir anlayamadık ama kimse onlardan para değiştirmiyordu:D
Hop on-hop off Budapeşte'de sınırlı zamanınız varsa en doğru tercih olacaktır. Hem tarihini daha iyi anlamamız açısından hem de her yeri tek günde gezebilmek açısından mantıklı oldu. Gezilesi bir şehir, yasemin kokulu bir şehir, tarih yatıyor. Hop on-hop off turu sırasında sürekli Türk istilasından bahsediliyordu. 150 yıl kuşatmamız altında kalmışlar ancak ne yazıkki, hiçbir kalıntı yok nerdeyse. En üzücüsü de 20 dilde çeviri olan Hop on-hop off da Türkçe çeviri yoktu...
Yasemin kokulu Budapeşte diyorum, çünkü şehrin genelinde baskın bir Yasemin kokusu var, bu da insana ayrı bir huzur veriyor.
Yemek olarak kültürleri zengin mi tam anlamadım ama heryerde Gulas vardı, biz de yöresel yemek olduğu için bunu yedik tabii. Etli patetesli bir yemek. Çorbası da var yemek gibi olanı da. O. ve J. sevdi ama ben pek sevmedim açıkçası.
Budapeşte'nin, Buda ve Peşt olmak üzere Tuna'nın ayırdığı iki kısımdan oluşarak Budapeşte adını aldığını biliyor muydunuz?
Buyrun birkaç ayrıntı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder