Karanlık’ta diyalog daha önce yaşamadığımız bir deneyim. Belki
bir çoğumuz hiç duymadı bile bu organizasyonla ilgili birşey.
Ben ilanlarını görmüş olmama rağmen, Gayrettepe metro
istasyonunda tam da önünden geçmiş olmama rağmen, ne olduğunu sorgulamamıştım
bile, taki O.’nun şirketlerinde toplu bilet alıp, beni de katılmam için davet
edene kadar.
İllaki böyle bir davet mi lazımdı, tabiki hayır, neden daha
önce farkına varamadım, inanın bilmiyorum, ama siz geç kalmadan mutlaka gidin deneyimleyin. Haziran’a kadar açık, destek görürse daha ileriki
tarihlerde de devam ediyor olacakmış.
Tamamen görme engelli insanları anlamaya, hissetmeye yönelik
olarak oluşturulmuş bir konsept. Kapıda sizi karşılıyorlar, ortamın çok
güvenlli olduğunu anlatıp elinize görme engellilerin taşıdığı bastonlardan
veriyorlar ve sizi görme engelli rehbere teslim ediyorlar. Bizim rehberimiz
Serdar’dı.
O andan itibaren elinizde bir baston karanlıkta
kalıyorsunuz. Kapkaranlık. En ufak bir ışık hüzmesi yok. 8 er kişilik gruplar
halinde İstanbul turu yaptırıyor Serdar bize. Bir parkta gezinip, Taksim
meydanında çıkıp, tramvaya binip, simitçiden simit alıp, vapura bindiğiniz,
görme engelli sinemasında görmeden sinemayı sadece dinleyerek yaşadığınız
mükemmel bir deneyim.
Hepsi bir tarafa karanlıkta kalmak bir rehber eşliğinde bile
olsa, tanıdığınız insanlar hemen yanınızda bile olsa inanılmaz tuhaf. Birşey
görmüyorsunuz, önünüzde arkanızda sağınızda solunuzda ne var bilmiyorsunuz.
Rehber şimdi biraz burada duruyoruz diyor, öylece kalakalıyorsunuz, bir sonraki
komuta kadar kıpırdayamıyorsunuz bile. Bilinmezlik uç noktada. Tramvaya
bindiğimizde kendinize yer bulup oturun dedi Serdar. Önce basamak çıkmak
zorundasınız, sonra oraya buraya çarpmadan yer bulup oturmak durumundasınız.
Ben cam kenarında bir yer buldum kendime. CAM KENARI. Neyi görüceksem sanki...
5
dk kadar sürdü sanırım tramway turu. Oturduğum yerde elimde bastonum, hafif öne
eğik şekilde oturdum. Gözlerim açık, ama hiçbirşey göremeden, sadece çevreden
gelen sesleri dinleyerek ve yüzümde hafif bir tebessüm.. Hani vardır ya görme
engelli insanlar hep tebessüm ederler, ben onu orda yaşadım, o an ben de
onlardan oldum, sadece hafif bir tebessüm...
Nolur yanlış anlaşılmasın, görme engelli insanlara acıyalım
gibi bir mesajım yok bu yazımda, asla. Saygı duyalım, gerektiğinde yardım
edelim, aramıza alalım, onlarında duyguları olduğunu anlayabilelim, farklı
davranmaya çalışmayalım bence yeter...
Tur bitiminde yine karanlık ortamda Serdar ile birlikte
karanlık bir cafede sohbet ettik. Çay alabildiğiniz, tip bırakabildiğiniz, bar
tabureleri olan bir cafe. Bize kendi yaşadığı değişik durumları anlattı,
sorularımızı yanıtladı. Yolda görme engelli bir kişi gördüğümüz zaman yardıma
ihtiyacı olup hemen kolundan çekiştirmeye çalışmamamız gerektiğini, onların
aslında nereye gittiklerini bildiğini, gerektiğinde zaten yardım istediklerini
anlattı. Bazen sırf karşılarındaki insan kırılmasın diye yardımlarını kabul
ettiklerini bile yaşadığı durumlar olduğundan bahsetti. Renk, doğa olayları
gibi görme duyusuyla bilebildiğimiz kavramların, onlar için kavramdan öteye
geçmediğini ama onun dışında, kendi dünyalarında herşeye daha farklı anlamlar
verdiklerini ve bu şekilde hayatlarını devam ettirdiklerini söyledi. Bir parkta
gezerken çevreyi görmese bile, oradaki kuş cıvıltıları, çocuk sesleri, hafif
bir esintinin onları ne kadar mutlu ettiğini anlattı.
Tur artık bitmişti ve ben tur bitiminde gözüm hep açık
gezdiğimi farkettim, heran birşey görebilirim umuduydu sanırım. Arkadaşlarımla
konuştuğumda onlar da gözleri açık gezdiklerini söylediler. Bu bile aslında farkında
olmadığımız aydınlık dünyamızın önemini bize anlatmaya yetmiyor mu?
Bir bilgi daha vermek istiyorum, bu organizasyonda görme
engelli insanlarımızı istihdam ettiriyorlar rehber olarak ve organizasyon ne
kadar devam ederse o kadar uzun süre onlar orada çalışabilecekler.
Aydınlık bir hayat diliyorum herkese...
http://www.dialogistanbul.com/anasayfa
http://www.dialogistanbul.com/anasayfa