14 Ağustos 2012 Salı

Ali Baba'nın Çiftliği

İnsanın ait olduğu yer hep başka olmuştur. O. için de Tokat çok ayrı bir öneme sahip. Onu tanıdığımdan beri, hatta sırf ben de değil, üniversite arkadaşlarımızdan da tamamı O.'dan Tokat'ı senelerce hep dinledik:) 

Buraya ilk geldiğim zamandan beri anladım aslında onun burda neyi sevdiğini. Bu tam anlamıyla aidiyet duygusu. Benim için İstanbul nasılsa, onun için de burası öyle. İçindeki AVM'ler, cafeler, caddeler değil, bizleri şehirlere bağlayan, ailemiz en temelinde yatan.

Şehirden de bahsederim başka bir yazıda, henüz fotoğraf turuna çıkmadık ama gelin biraz şu güzel salatanın malzemelerinin tamamını aldığımız bahçeyi size tanıtayım. Böyle bir bahçe olur da insan nasıl buraları bırakabilir ki.. O.'nun ailesi de her ne kadar çocuklarını görmek için sık sık İstanbul'a gelse de, her seferinde bir haftanın sonunda koşarak dönüyorlar memleketlerine. Hak vermemek elde mi? Zaten burda olsunlarki biz de sık sık gelebilelim, en azından senede bir hafta organik yaşayalım.. 


Buyrun Ali Baba'mızın çiftliği:)

 Biberlere gellll

Domatesler tam kızarmamış, ama olanları da alıp hemen yiyoruz


Marullar, soğanlar, maydonozlar tazecik

 Erikler ağaca sığmıyor:)


 Gülsüz bahçe olmaz tabi

Bu ağaç iyice heybetlendiğinde biz de epey yaşlanmış oluruz heralde:)




Hiç yorum yok: