25 Eylül 2012 Salı

Hem alisveris hem is

Ay pardon baslik yanlis oldu, hem is hem alisveris (is once gelir:) )

Sizlere Szczecin'den yaziyorum bugun. Orasi neresi diyorsunuz tabii dogal olarak, ben de cok yeni tanistim ve hatta bu sehirle ilgili bircok yazisma yapmis olmama ragmen adini hem telafuzda hem yazma da zorluk bile yasiyorum ve her defasinda copy paste (kopyala yapistir) yapiyorum:)

                                      

Burasi Polonya`da bir sehir. Ben de adini daha once duymamistim taki mevcut sirketimde ise baslayip sorumlu oldugum fabrikalar arasinda buranin da oldugunu ogrenene kadar.

Viyana'dan once Berlin'e ucup, Berlin'de arac kiralayip ortalama 2,5 saatlik surusten sonra buraya vardim.  Daha once sehirlerarasi dahi surus tecrubem yok denilecek kadar azken, ulkeler arasi arac kullanmak beni tedirgin etmedi diyemem. Hatta aramizda kalsin, ben Almanya otoyollarini hiz limiti yok saniyordum, megerse o yol bu yol degilmis, haydi hayirlisi ceza gelmez umarim:)

Fabrika bir kasabanin icinde aslinda ama sehre de yakin. Kaldigim hotel sehrin tam ortasinda olunca disari cikip cevreyi dolasmadan edemedim, sicak sicak gozlemlerimi paylasmak istedim.

Burada kucuk bir liman var, cok yakin bir zamana kadar buyukce bir tersane de varmis ama maalesef batmis.

                                      
                                      

Cok degisik binalar var sehirde, ozellikle akademi binalarinin mimarisini cok begendim.

                                               

                                     

                                      
                                              
                                     

Jazz Club bile varrr
                                     

Sirin bir cafe
 

Ve tabiki alisveris merkezi. Bana rehberlik eden kisiye sordugum iki soru vardi, birincisi: buralarda gorulucek nereler var, ikincisi: alisveris merkezi var mi? Serde bayan olmak var:)

Sansliyim alisveris merkezleri 21:00'e kadar acikmis, Viyana'da alistim tabi saat 18:00'de kapanmalarina, burada daha gec kapandigini gorunce bayagi sevindim, Turkiye'deki kapanma saatlerinden bahsetmiyorum farkindaysaniz.


Ablam olsa magazalar kapanana kadar hepsini gezer, tirim tirim alacak birseyler arar ve mutlaka uygun birkac birsey bulurdu, acikcasi ben soyle bir gectim onlerinden. Annemle, Z. ablamla is cikisi Nisantasi'nda magaza gezmelerimiz gibi olur mu hic, pehhh!!

19 Eylül 2012 Çarşamba

Mutlulugu 3 kelimeyle tarif edebilir misiniz? Belki de tek kelime yeter?

Cocukluk, ergenlik, genclik yillari derken yas 30 lara dayandigindan midir nedir bilmem, mutluluk tarifim degisiyor yillar gectikce.

Eskiden mutluluk, bayram sabahlari basucunda yeni kiyafetlerle uyanmak (heyecandan tum gece uyuyamazdim nerdeyse), karnede tum notlari 5 pekiyi getirmek, ananemin yaptigi hamurlarla oynamak, bilgisayarimin olmasi, harcligimin istedigim herseyi alabilecegim seviyede olmasiydi, sonraki zamanlarda istedigim saatlerde sinemaya gidebilmek, marka giyinmek vs oldu, sonra iyi bir universiteden mezun olma, is bulma ve akabinde basarili olma, yurtdisi seyahatleri yapabilmeydi, derken derken bir de baktim aslinda bunlarin hepsi bir arac. Tabiki hepsini yasamak ayri ayri guzeldi de cogu zaman es gectigimiz yada farkindaliligimizin olmadigi  bir kismi vardi.

Insanin ailesi ve onlarla gecirdigi zamandan daha degerli birsey yokmus hayatta. Buyuklerimizin soyledikleri onceden bir kulagimizdan girip digerinden cikarken, onlari anca simdi anlayabiliyor olmamiz ne tuhaf. Hatta annemin hep soyledigi "Anne olunca anlarsiniz" lafi yok muu, ilerde anne oldugumda nasil hissedicem onu da o zaman yazarim:) Ama iste biz de buyuyor, olgulasiyoruz... 

Bu da simdi nerden cikti Didem demeyin,
Bilenler bilir duygusal yanim agir basar cogu zaman
Ozlem mi dedi birisi, iste o herseyden yaman...

12 Eylül 2012 Çarşamba

Misket misali

Yanindaki arkadasina "Hayat cok zor" diyen teyze ve arkadasina tramvayda kulak misafiri olarak ise geldim bugun.

Hayat gercekten zor muydu? Kime gore zordu kime gore bir oyundu. Hepimiz aslinda kader diye nitelendirdigimiz seyi yasarken yonunu kendimizin verdigini biraz olsun atliyor muyduk yoksa??

Maddi durumlar, savaslar, teror olaylari, cocuklarin okul sorunlari, bizlerin hirslari, hava durumu, ne biliyim aslinda canimizi sikmaya yetecek cok fazla sey var herkes de bunun farkinda aslinda, ne bileyim bazen de rahatsiz oldugumuz seyleri nasil degistiririz diye azicik kafa yorsak da hayiflanmak yerine, hani bir kerecik denesek? En azindan kendi etki sahamizi bilsek, ama bunun farkinda olsak, degistirebilecegimiz degistiremeyecegimiz seyleri onumuze cocukken oynadigimiz misketler gibi alsak, sonra renklerine gore hedefe firlatsak, o zaman hedefi vuruyorduk da simdi neden olmasin?

Gelmeyi calistigim yer neresi biliyor musunuz? Kendimde yasadigim icin soyluyorum.. Birseyi gercekten cok istiyorsaniz, bunu detaylandirin. Is yerinde patron icin hergun analizler, raporlar olusturmuyor musunuz sanki, aynisi iste, bir kere de kendinize yapin. Aksiyonlari cikarin. Ve harekete gecin, soylenmekle hayatinizda hicbirsey degismeyecek, kimse sizin istediginizi sizin istediginiz kosullarda ve nitelikte size vermeyecek. Cunku kimsenin haberi bile yok, umrunda da degilsiniz.

Ama lutfen kendi kendinizin umrunda olun.