Divriği Ulu Cami

Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası UNESCO Dünya mirası listesinde. 1228 yılında Hürrem Şah adlı bir mimara yaptırılmış bir başyapıt aslında. Caminin bir çok noktası halen bilim adamları tarafından çözülemeyen gizemlerle dolu.

Camiyi gezme fırsatınız olursa mutlaka bir rehber bulmaya çslışın, çevrede sorun birileri mutlaka size detayları anlatacaktır. Caminin neresine baksanız ayrı bir detay ayrı bir mükemmellik. En önemli özelliklerinden biri farklı kapılarında güneşin gelme açısına göre dua eden erkek, secdeye duran kadın ve  düşünen adam profillerinin oluşması ve bunu çıplak gözle bile görebilmek

Darüşşifanın her yanında ayrı bir detay bulunuyor. Bu kapı ve bunun karşısındaki benzer bir kapı aslında hasta odaları. Akıl hastalarının buradan taburcu olabilmeleri için kapı üzerlerindeki şekillerinin farklı olduğunu anlayabilmeleri gerekliymiş, diğer kapıdada benzer şekiller var ve tek farkı biri içbükey biri dışbükey olarak tasarlanmaları ve çok enteresandırki bizler bile farkı anlayamadık...

Darüşşifada seslerle tedavi yapılıyormuş. Müezzin bu gördüğünüz duvarların sağına gidip konuştuğunds ayrı ses soluna gittiğimünde ayrı ses köşelere gittiğinde ayrı ses çıkarmış, bir yandan da su sesiyle birlikte hastalar tedavi edilirmiş...

Secdeye duran erkek silüetinin bir görüntüsü (ben biraz geç kalmıştım ama buradan bile görülebiliyor.)

Ve muhteşem kapı. Cennet kapısı. Bu kapıyı rehber 1 saat boyunca anlatabilirmiş, o kadar derin detayları var. Bize anlattığı ve aklımda kalanlardan birkaç not paylaşmak istiyorum. Öncelikle üst oyuk kısımda görülen iki daire dışardaki sesin içeriye girmesini engellemeye yönelik tasarlanış ve aynı şekilde yanındaki iki boşluk da içerde okunan ezan sesini çevreye veriyor.

Sütunlardan birinin altında altı kaynayan bir şekil var kazana benzetiliyor ve cehennemi temsil ettiğine inanılıyor.

Sütunun diğer tarafında ise insan organları aşağıdan yukarıya doğru resmedilmiş taşlar üzerine.

Diğer detaylar için lütfen siz de yolunuz düşerse uğrayın, çevrenize anlatın. Nice Avrupa şehirleri gezdim herbirinde belki de bu mimarinin yanına yaklaşamayacak eserler şaheser olarak tanıtılıyordu!!! Kendi mirasımıza sahip çıkalım, halen yerlerinde duruyorken!