31 Mayıs 2015 Pazar

Miami / Key West (USA Part 4/9)


Şimdi yolculuğumuzun deniz tatili bölümüne geçiyoruzzz, sıcaklık ortalama 30 derece, mükemmel bir hava, neşemiz yerinde, kendimizi vuruyoruz yollara
Orlando'dan Miami ortalama 4 saat veriyor navigasyon, bizim gibi sahilden gidelim derseniz 7 saati gözden çıkarmak gerek. Sabah kahvaltımızı edip yola çıktık, Cacoa Beach, Palm Beach, Fort Lauderdale ve Miami şeklinde bir güzergah oluşturduk. Amerika'da hız limiti 50-70 mil civarlarında olduğundan, çok hız yapamadık, sakin sakin sahil kasabalarından geçerek Miami'ye ulaştık. Yol üzerinde uğradığımız yerlerden en çok Palm Beach aklımızda kaldı. Rich-i Rich vari malikaneler çok dikkat çekici... Vay vay vayyyy diyebildik ve yolumuza devam ettik. Palm Beach de Miami kadar ünlü bir sahil. Burada da konaklanabilir, birçok otel bu civarda da var, Miami'ye daha çok zaman ayırmış olsak tercih edilebilirdi aynı şekilde Fort Lauderdale de. Bu bölgelerde önceden otel ayarlamaksızın gidildiğinde gecelik kalmaya illaki biryerler bulunur. Biz Miami'deki oteli ayarlamamıştık mesela.

Miami'nin merkezi zaten Miami olarak bilinen yer değil, iş merkezleri vs var. Asıl South Beach, Miami Beach ve North Beach bölgelerinde kalmak gerek tatilci olarak. South Bech tarafından girdikten sonra okyanus boyunca sıra sıra oteller uzanıyor, birkaç yere sorduktan sonra en son Plaza Beach otelde karar kıldık, geceliği 200 dolar civarına geldi. Kahvaltı dahil olmasını özellikle istedik, sabah ne yesem derdi olmuyor, gün içinde de zaten yiyecek birşeyler buluyor, akşam için de Trip Advisor gibi uygulamaları kullanarak güzel restaurantlar bulunuyor. Miami de yılın büyük bir bölümü aşırı sıcak ama burada da birden yağmur bastırabiliyor, sahildeyken otele gidene kadar ıslanmadık yerimizin kalmadığı doğrudur mesela;) 

Miami'de alışveriş ve zaman geçirmek için Lincoln caddesi araç trafiğine kapalı, küçük ama Apple Store dahil bilinen tüm mağazalar var, dünya mutfaklarından farklı lezzet seçenekleri de bulmak mümkün. 




Yeme içme olarak, alternatif olcukça fazla, Fogo de Chao güzel bir Brezilya restaurantı, bir de Joe's Crab önerebilirim. Her ikisi de Soutb Beach'e oldukça yakın. Gece eğlencesi için de Mansion Night Club, aynı anda 3 farklı müzik seçeneği sunan bir club, bir gece denenebilir.


Miami benim aklımda "süper ötesi" gibi biryer kalmadı pek, okyanus geniş bir sahil, falan tamam ama öyle işte..  Asıl Keywest bence rüyalar ötesi bir yer. Keywest'e Miami'den 3 saatlik bir araba yolculuğu ile ulaşılıyor. Öyle bir yol ki uzunca bir süre sağın solun okyanus gidiyorsun. Giderken ve dönerken farklı yerlerde mola verdik. Giderken Islamorada denilen bir yerde durduk, acayip keyif alarak Mari Balığını yedik. 

Keywest'e varınca "0 mile" tabelasını görüyorsunuz, bundan ötesi yok, alabildiğe okyanus. 
Beyaz kumları var kumsalın ve okyanus suyu ısıtılmış su gibi. Minik bir sahil kasabası, sakin insanları ve "0 mile" ile kalsın akıllarımızda...
Yol üzerinde mola verdiğimiz, iyiki burayı bulmuşuz dediğimiz, sempatik çalışanları ve leziz yemekleriyle: Lorelei Restaurant&Cabana Bar.


Miami-Key West arasında yol boyunca uzunca bir süre bu şekilde gidiyorsunuz.

Key West sahilleri

Key West merkezi


Artık sizin de aklınıza burayı kazıdım, sakın unutmayın, birgün herkesin yolu burdan geçsin isterim:)

26 Mayıs 2015 Salı

Sea World (USA Part 3/9)


İtiraf edeyim, hayvanların çeşitli sebeplerde gösteri dünyasında kullanılmasına karşıyım, belki bir çoğunuz gibi. Burası sualtı canlıların çok büyük bir kısmının görülebileceği, canlı gösterilerinin izlenebileceği bir yer. Her gösteriden önce özellikle belirtiyorlar, "bu canlılar doğalarından koparılmadı, bir şekilde zarar görmüşlerdi, koruma amaçlı olarak buraya getirildi diye", bilemiyorum tabi ne kadar inandırıcı ama o kadar hoş gösteriler yaptılar ki mest olmamak elde değildi.
 
Hem canlı gösteriler, hem farklı deneyimler, hem de rollercosterlar var. Buradaki rollercosterlar diğer parklara göre adrenalin seviyesi olarak daha yüksek olanları. En çok ne aklında kaldı derseniz Orkaların şovu diyebilirim. Süper bir diğer deneyim de kaplumbağaların hayatının simülasyonla anlatıldığı yerdi, sanki 3D gözlükleri takıp o kaplumbağayla bizde yüzdük, daha gerçeği ne olabilirdi derseniz girip kaplumbağayla yüzmek derim.. Sea World'un de diğer bir parkı Aquatica, su kaydırakları var bu bölümde de, canınız suyla daha yakın olmak istiyorsa, yüzmek yada kaydıraklardan atlamak istiyorsanız bu bölümde seçilebilir.
 
Herbir park ortalama 110 dolar civarı kişi başı. Sea World'un biletini önceden almaya gerek yok ama Disneyland ve Universal Studios biletleri mutlaka önceden alınmalı akla zarar kuyruk beklemek istemiyorsanız tabi:)
 
En sevdiklerim, Antarctica, turtles ve penguenler...



Orkaların gösterisi


Yunusların akrobatlarla yaptığı gösteri


Antartica bölümünün içinde, upuzun nir kuyruk bekleyerek girdiğimiz penguen dünyasına girdikten sonra, sürpriz bir şekilde karşılaştığımız gerçek penguenler...




22 Mayıs 2015 Cuma

Orlando - Universal Studios (USA Part 1/9)

 
Amerika turumuza Orlando'dan başlıyoruz. Rotamız Orlando-Miami-New York şeklinde olacak:)
 
Orlando yada Miami'ye direk sefer olmadığından, önce New York'a uçup arkasından Orlando uçağına bindik. Amerika iç hat uçuşlarında Delta havayollarını tercih ederim, Miami-New York uçusunda Spirit kullandık, bagaj kuralları çok maliyetli! Delta Havayollarında fiyatın içinde bir bagaj da dahil, fiyat karşılaştırılması yaparken mutlaka bagaj dahil mi değil mi bakmak gerek..

Bu dipnotu verdikten sonra Orlando turumuzu anlatmaya başlayayım. Orlando göllerle dolu bir şehir, yılın büyük bir bölümünde sıcaklık 30 derecenin üzerinde, ancak sürekli yağmur aldığından burası için kıyafet seçimini dikkatli yapmak gerek. Aynı gün içinde sıcaklıktan fenalık geçiriip, yağmurdan sırıksıklam olabilirsiniz de..

Biz tercihimizi Monumental Otel'den yana kullandık. Otellerin genelde havuzları var, biz hiç kullanmadık ama parklara gitmek istemeyen bir aile bireyi varsa, gün içinde onu da otelde rahat vakit geçirmesi sağlanabilir;) Araç kiralandığı için otelin konumu çok da önemli değil, biz konum açısından da rahat ettik, oteli de tavsiye ederim, Amerika'nın diğer yerlerine göre oteller çok uygun, geceliği vergi dahil 70 dolar civarı verdik. Vergiler dahil diye özellikle belirtiyorum çünkü Amerika'da herşeyi vergi hariç söylüyorlar, büyük masraf kalemlerinde önemli bir tutar olduğu içi bütçeyi yaparken vergi dahil hesaplamak gerek.
 
Orlando'ya oyun parkları için geldik aslında. Universal Studios, Disney World, Sea World burada. Biz herbirine 1 er gün ayırdık ama yetti mi derseniz hayır yetmedi.. Sonraki senelerde çocuklarımızla gelip daha uzun vakit geçirmek istiyoruz. Örneğin Disneyland'da 6 tane tema parkı var, herbiri 1 günü alır. biz Magic Kingdom'ı seçtik.  Universal Studios'da ise "Universal Studios Florida" seçtik. Girişte bir harita ve detaylı bilgileri içeren broşür veriyorlar. Tabi teknoloji çağındayız, her parkın kendine ait app i de bulunuyor. Hemen telefona indirip ilgili bilgileri bu app üzerinden de görebiliyorsunuz. Parkların heryerinde çeken wireless kurmuşlar, o da ücretsiz.. Oldukça kalabalık günde kaç yüzbin insan giriyordur bilemiyorum, araç otoparkları bile devasa ama düzeni öyle güzel oturtmuşlarki, tıktık arabanızı parkedip, uzun mesafeler yürümeden parklara rahat bir şekilde ulaştırıyorlar. Kalabalık olması insanda acaba ne kadar beklerim gibi bir soru işareti doğursa da bu app ler sayesinde hangi alanda ne kadar bekleme süresi olduğunu takip ederek rahatça gezebiliyorsunuz.  

Transformes, Simpsons, Harry Potter, Mummy mutlaka görülmesi gerekenlerden..

Biz gittiğimizde Universal Studios'un 100. Yıl showları vardı, özellikle gece yapılan ışık gösterisi izlemeye değerdi..



















Dünyanın en büyük Hard Rock Cafe'si de Universal Studios girişinde yer alıyor, tüm gün parkta yorulduktan sonra akşam nefes almak için kendinizi bu şahane ortama bırakabilirsiniz...
 


Disneyland (USA Part 2/9)


"Disneyland" adını duymak bile herkesi gülümsetir sanırım, burası çocuklar için bir cennet tabi ama 30 yaşındaki bize bile cennet geldi.. Çocukluğumuzda çizgi filmlerde izlediğimiz ne kadar karakter varsa hepsini canlı gördük, izledik, dokunduk onlara, gösterilerini izledik, onlarla birlikte sahnelerin içine girdik. Çocuklarımıza da mutlaka göstermemiz gereken bir yer keşfetmiş olduk.. Buradaki mutluluğumu kelimelere dökmekte zorlanıyorum zira O. ile şu cümleyi kurduk, "küçükken lunapark diye kandırmışlar bizi;) ". Sırf biz de değil, 60 yaş civarında tek başına dolaşan teyzeler de gördük, bizden küçük çiftlerde, 3 çocuklu ailelerde.. Evet farkındayım, oldukça masraflı bir yolculuk ama biraz durumu olan ailelerin, yolu falan bahane etmeden çocuklarına ve kendilerine bu zevki yaşatması lazım. Disneyland da Magic Kingdom'ı seçtik, hepsi ayrı güzeldir eminim ama başlangıç için mutlaka burası görülmeli.. En sevdiklerim : Pirates of the Caribbean, space Mountain,disney Festival of fantasy parade, move it&shake it, wishes nighttime spectacular..
Ben susayım fotoğraflar konuşsun...















Rodos


Rodos, bizim tarihimizde en bilinen haliyle Kanunı'nin fethettiği ve 500 yıla yakın Osmanlı himayesinde kalmış, 12 adanın başkenti. 12 adanın İtalyanlara verilmesi ve daha sonrasında Türkiye'nin İtalyanların yönetimi Yunanistan'a vermesini kabul etmesiyle yüzlerce yıllık tarihinden vazgeçtiği, gezerken hem etkilendiğimiz hem de bir o kadar hüzünlendiğimiz bir ada. Adanın en güzel sahillerinden birinde Murat Reis mezarlığı ve Murat Reis camisi var (Rodos'taki diğer camiler gibi bu da kapalı, bakımsız ve kaderine terk edilmiş.) Mezarlığı özel kılan şey Osmanlı zamanındaki önemli devlet adamlarının, Kanuni'nin dayısının burada yatıyor olması ve ziyaretçilerinin olmaması. Cami korucusu Rodos'a zamanında yerleştirilmiş eski bir Türk ailesi, kendi imkan ve çabalarıyla sahip çıkmaya çalışıyorlar. Osmanlı fethinden önce Şovalyeler tarafından yönetilen bu ada halen de Şovalyeler ile anılıyor, ne yazıkki 500 yıllık Türk tarihini anlatan yok, camiler kiliseye çevrilmiş yada minareleri yıkılmış ve kaderine terk edilmiş. Adadaki sürekli faaliyet gösteren tek cami var, camiyi yaptıran Pargalı İbrahim, ancak Kanuni ile arasında çıkan kavgadan sonra caminin açılmasına izin verilmemiş ve Pargalının ölümümden uzun yıllar geçtikten sonra cami Kanuni'nin açılmış ancak vefakar Türk Rodos toplumu Pargalıyı unutmamış ve cami hala onun adıyla anılıyor. Adanın merkezindeki bu camiyi bulup, imamından hikayesini dinleyebilir ve oradaki Türklerin çektiği zorlujları birinci ağızdan dinleyebilirsiniz. 
 Adada ziyaret edilmesi gereken diğer biryer adanın sembollerinden olan ancak normalde ziyarete kapalı olup sadece bayram sabahlarında ibadete açılan Süleymaniye Camisi. Bu caminin hemen karşısında ise diğer önemli bir nokta olan Hafız Ahmet Ağa kütüphanesi. Kütüphane korucusu olan Türk ailesi ile sohbet etme şansımız oldu, hikayelerini ve şuan burada unutulmuşluklarını dinlerken O. İle göz yaşlarımıza hakim olamadık... Ve en acısı da yüzyıllarca yönettiğimiz adadaki Türk ailelerin çocuklarının Türkçe eğitim veren okulların kapanması dolayısıyla Türkçe'yi hiç bilmeyenlerinin bile olması... Adı Ayşe ama Türkçe konuşamıyor...
 
                                                   
Lindos, Rodos merkezden ortalama 1 saatte ulaşabileceğiniz eski çağlardan bir kent, burada zaman durmuş gibi, adrta tarih içinde gezintiye çıkıyorsunuz. Antik kent 116 metrelik bir kayanın tepesinde duran Akropolisi ile adanın en önemli arkeolojik alanlarından. Rodos'a gelirseniz Lindos'u görmeden dönememek gerek.

                                      

                                     

                                     

                                      

Kallithea köyü-kaplıcaları: Araçla merkezden 20 dk ulaşabileceğiniz bu kaplıcaları görünce ayrılmak istemeyeceksiniz.. Ressam eli değmişçesine bir sanat eserinin içinde gezecek, güneşlenecek, geceye kadar açık restaurantında yemekler yiyeceksiniz. Çevresindeki kayalıklar sayesinde şnorkelle daldığınızda ise su yüzüne tekrar çıkmak çok zaman alacak;)

                                     

                                     

                                     

                                      

                                      
Rodos Kalesi
                                       

                                                

                             

                                 
Saat kulesi
                                  

                                  
Şovalyeler sokağı
                                  

                                   
Rodos merkez
                                    

                                     
 
Rodos alacageyik heykelleri


                                    


                                   
Rodos'ta yeme içme çok keyifli, adım başı bir restauranta denk geleceksiniz. Hepsi güzeldi bizim denediklerimizin, Tamam restaurant, Kerasma Restaurant, ve gece eğlencesi için Macao klubu özellikle tavsiye ederim.  

Buraya gelmeden önce araç kiralamasını mutlaka yapın, biz yoğun bir dönemde gittik ve önceden kiralama yapmamıştık, az kalsın araç bulamayacaktık çünkü çoğu yerde bitmişti, aman dikkat! Araç olmadan adada gezmek imkansız neredeyse. Konaklama olarak da mutlaka merkez tercih edilmeli, akşamları araç almadan dışarı çıkabilirsiniz böylelikle...

Şimdiden iyi tatiller;))