Amerika turumuza Orlando'dan başlıyoruz. Rotamız Orlando-Miami-New York şeklinde olacak:)
Orlando yada Miami'ye direk sefer olmadığından, önce New York'a uçup arkasından Orlando uçağına bindik. Amerika iç hat uçuşlarında Delta havayollarını tercih ederim, Miami-New York uçusunda Spirit kullandık, bagaj kuralları çok maliyetli! Delta Havayollarında fiyatın içinde bir bagaj da dahil, fiyat karşılaştırılması yaparken mutlaka bagaj dahil mi değil mi bakmak gerek..
Bu dipnotu verdikten sonra Orlando turumuzu anlatmaya başlayayım. Orlando göllerle dolu bir şehir, yılın büyük bir bölümünde sıcaklık 30 derecenin üzerinde, ancak sürekli yağmur aldığından burası için kıyafet seçimini dikkatli yapmak gerek. Aynı gün içinde sıcaklıktan fenalık geçiriip, yağmurdan sırıksıklam olabilirsiniz de..
Biz tercihimizi Monumental Otel'den yana kullandık. Otellerin genelde havuzları var, biz hiç kullanmadık ama parklara gitmek istemeyen bir aile bireyi varsa, gün içinde onu da otelde rahat vakit geçirmesi sağlanabilir;) Araç kiralandığı için otelin konumu çok da önemli değil, biz konum açısından da rahat ettik, oteli de tavsiye ederim, Amerika'nın diğer yerlerine göre oteller çok uygun, geceliği vergi dahil 70 dolar civarı verdik. Vergiler dahil diye özellikle belirtiyorum çünkü Amerika'da herşeyi vergi hariç söylüyorlar, büyük masraf kalemlerinde önemli bir tutar olduğu içi bütçeyi yaparken vergi dahil hesaplamak gerek.
Orlando'ya oyun parkları için geldik aslında. Universal Studios, Disney World, Sea World burada. Biz herbirine 1 er gün ayırdık ama yetti mi derseniz hayır yetmedi.. Sonraki senelerde çocuklarımızla gelip daha uzun vakit geçirmek istiyoruz. Örneğin Disneyland'da 6 tane tema parkı var, herbiri 1 günü alır. biz Magic Kingdom'ı seçtik. Universal Studios'da ise "Universal Studios Florida" seçtik. Girişte bir harita ve detaylı bilgileri içeren broşür veriyorlar. Tabi teknoloji çağındayız, her parkın kendine ait app i de bulunuyor. Hemen telefona indirip ilgili bilgileri bu app üzerinden de görebiliyorsunuz. Parkların heryerinde çeken wireless kurmuşlar, o da ücretsiz.. Oldukça kalabalık günde kaç yüzbin insan giriyordur bilemiyorum, araç otoparkları bile devasa ama düzeni öyle güzel oturtmuşlarki, tıktık arabanızı parkedip, uzun mesafeler yürümeden parklara rahat bir şekilde ulaştırıyorlar. Kalabalık olması insanda acaba ne kadar beklerim gibi bir soru işareti doğursa da bu app ler sayesinde hangi alanda ne kadar bekleme süresi olduğunu takip ederek rahatça gezebiliyorsunuz.
Transformes, Simpsons, Harry Potter, Mummy mutlaka görülmesi gerekenlerden..
Biz gittiğimizde Universal Studios'un 100. Yıl showları vardı, özellikle gece yapılan ışık gösterisi izlemeye değerdi..
Dünyanın en büyük Hard Rock Cafe'si de Universal Studios girişinde yer alıyor, tüm gün parkta yorulduktan sonra akşam nefes almak için kendinizi bu şahane ortama bırakabilirsiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder