5 Eylül 2013 Perşembe

Kuzey Ege Turu II - Assos ve Nar Konak

Bozcaada'dan çıkıyoruz yola, hani zamanımız var hani tatildeyiz ya, yavaş yavaş sahilden geze geze gideriz diye düşünüp yollara vuruyoruz kendimizi. Kah köylerden kasabalardan, kah minili ufaklı sahil yerleşim yerlerinden geçiyoruz, camping alanları, bol meyve bahçeleri ve alabildiğine maviyle yeşilin kucaklaşması bizlere yoldaşlık ediyor.

İlk durağımız Gülpınar ilçesindeki Apollon Smintheus Tapınağı. Gülpınar, Çanakkale'nin gezilesi ilçelerinden, zamanınız varsa mutlaka uğrayın derim. Yöreye özel zeytin ve zeytinyağı alışverişi de yapabilirsiniz.



Kazı ve çevre güzelleştirme çalışmaları halen devam ediyor burada.




Tapınaklarda gezinmek ayrı bir deneyim, bir zamanlar birileri orada doğmuş, büyümüş, yemek yapmış, çalışmış, aile kurmuş, daha neler neler, şimdi de bizler öylesine taş yığınlarını görüyoruz ama o yaşanmışlık hissi... Tüylerini ürpertiyor insanın, çok isterdimki deneyimli biri yanımızda bizimle gelip anlatsın ama o tür rehberlik hizmetleri henüz yok.


Bu kadar büyük çömleklerde ne saklamışlarki diye insan merak etmeden geçemiyor..



Normalde yollardaki gözlemeci konseptini sevmeyenlerden biriyim ama bu önyargımı tamamen yerle bir eden bir yerle karşılaştım, tapınağın hemen yanınki mekanda Zeytinyağında Kaşarlı Gözleme yanında yörenin zeytini o kadar leziz ki, burdan geçerseniz yemeden dönmeyin sakın:)


İşte anlatmayı heyecanla beklediğim yere geldik, düşünsenize bir otele gidiyorsunuz sonra da biran önce yazmak için sabırsızlanıyorsunuz.. Enteresan bir duygu. Burada olduğumuz günlerde Facebook'dan checkin yaptım, durumumda şunlar yazılıydı: "Öyle bir yerdeyimki ne siz sorun ne ben söyleyeyim, döndüğümde blogdan takip edin!". Vakit bu vakittir:)

Burası "Nar Konak". Sahipleri geçen sene devralmışlar mekanı. Behramkale'de kayaların üzerine kurulu, 5 odalı butik bir hotel. Aslında butik hotel demek belki haksızlık olur, O.'nun burayı tabirini üzerine hiç abartı eklemeden birebir yazıyorum: "Ya burası evimiz gibi, nasıl bu havayı vermeyi başarabilmişlerki!" İnanın ben de farklı düşünmüyorum, eğer tatilinizi sessiz sakin, doğayla ve tarihle iç içe geçirmek istiyorsanız, aşk tazelemek istiyorsanız, doğru adres burası...


Odalardan birinin girişi, sanki size özel bir villa gibi...
Bahçesi Nar ağaçları ve daha birçok meyve ağaçlarıyla dolu


Yaz aylarında taş bir yapının içinde kalmak, kayaların arasında, öylesine keyif vericiki... Doğal serinlik var herşeyden önce. İçini de öyle zevkli dizayn etmişlerki, sade, asil ve naif...


Mekan sahibi Egemen abi de biliyor tabi, gelen konuklar otelden ayrılmak istemeyecek, olur da kitaplarını evde unutmuşlardır diye, bizler için mini kütüphane bile düşünmüşler hem odanın içinde hem de ortak alanda.


Canınız nerede vakit geçirmek isterse, ister kayaların üzerinde, ister nostaljik bankta, ister doğaya karşı taşların üzerinde, ister bahçede, ister Nar Cafe'de... Yada siz de bizim gibi sohbet etmeyi seviyorsanız E. abi, G. ve J. ile giriş alanındaki koltuklarda... G. ailenin küçük kızı, yabancı eşi J. ile otelin tüm işlerini birlikte yapıyorlar, misafirperverlikleri, sevecenlikleri , güler yüzleri ve arkadaşlıkları muhteşem.


Bizim odamız Kekik'di, burası bizim odanın önü




Bu da Skyla, kendisi 15 yaşında yani köpek yaşıyla 100 üzeri oluyor, çok tatlı bir köpek, ama çok yaşlı ve artık hareketleri acayip yavaşlamış, normal Golden köpekleri gibi değil, fakat sanki bizlere hayatla ilgili ipuçları verir gibi bakıyor. "Heheytt ben de bir zamanlar gençtim, tadını çıkarın, sonra yürümeye mecaliniz kalmıyor" der gibi.


Nar Konak'a bu sene gelenler genelde şöyle diyorlarmış: "Kusura bakmayın, kimseye tavsiye edemeyiz, sonra bize yer kalmaz:)". Ben öyle düşünmüyorum, o kadar bencil olamayacağım, siz de gidin, görün, yer bulamasanız bile, Assos'a yolunuz düşerse Nar Cafe'de benim için de bir Naneli Ayran için ama gidin, o havayı bir koklayın... Fotoğraflarım belki de burayı tasvir etmeme yetmedi, daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz buyrun internet adresleri, benden selam söylemeyi unutmayın... ( sitedeki "Biz Kimiz" bölümünü mutlaka okuyun)


Assos merkeze iniyoruz şimdi, taş evlerin arasında gezinmek herzamanki gibi çok huzur dolu



Sıra sıra dizili restaurantlar var, seç birini otur masaya, yemeğini ye şeklinde ama dikkat, zira çok pahalı olanlar da var, ucuz gibi görünüp hesap geldiğinde sizi şaşırtanlar da , herşeyi en baştan konuşup masaya oturmak en doğrusu


Assos merkezde de denize girilebilir, Kadırga plajında da, yada bana özel olsun diyorsanız işte size tam da öyle bir mekan önerisi... "Dost Evi - Erol Usta". Bir aile işletmesi. Yemekler şahane, anne eli değmiş gibi değil direk ailenin annesi yapıyor, çıtır çıtır tombul sigara böreği eşliğinde yoğurtlu patlıcan tam da aradığınız şey olabilir, fiyatlar makul ve sakin bir ortam, daha ne olsun!


Behramkale'deki Athena Tağınağı da gezip görmeye değer, ama burdaki yönlendirmeler çok yetersizdi, maalesef müzecilik konusunda almamız gereken çok aksiyon var daha ...





 aaa kimi buldum burda:)


Assos'tan çok zor ayrıldım, bir nevi gönül bağı kurduk denebilir. Son bir noktamız kaldı Ege Turumuzu tamamlamak için o da çok yakında yine bu adreste, takipte kalın:)

Hiç yorum yok: